
Son 2 Yılda Kahraman Türk Askeri ve İdlib … Adem DİŞÇİ Yazdı…
Kahraman Türk Askerimizin İdlib’de ki olağan üstü muhaberesi takdir edilmesi gereken bir konu. Geçtiğimiz günlerde bir Türk Zırhlı Aracı Rejim Güçlerine ait Dünyanın En Güçlü 4 Ton Ağırlığındaki Tankını hiç düşünmeden kovaladı ve Tanka Zor anlar yaşattı tabiki rejim güçlerinin Tankı olay yerinden hızla kaçtı ve bu Savaş Tarihine geçti..
Kahraman Türk Askeri her zaman yaptığı operasyonlarla Dünyada şaşkınlıkla takip edilmeye devam ediyor. Daha öncede Afrin’de, bir tüneldeki PYD hedefini vurmak isteyen Türk pilot, hedefi yukarıdan bomba bırakarak vuramayacağı için, yere 20 metre kadar yaklaşarak hedefi imha etti. Bu olay Dünyada büyük yankı uyandırdı. Çünkü bir jetin 20 Metre mesafede yere yaklaşması imkansızdı fakat Türk Pilotu hiç düşünmeden bunu başardı. Bizler Seyid Onbaşıların , Çanakkalede savaşan 15’lilerin , Çocuklarını Değil Mermileri örten Türk Kadının Torunlarıyız.. Her Zaman tarihte imkansızı başarmış bu milletin evlatlarıyız. Kahraman Türk Askeri bugün Dünyada Mazlumların Sevilen dostu Düşmanların ise korkulu rüyasıdır..
Türk Milletini Gururu ”Türk Silahlı Kuvvetleri” her zaman olduğu gibi şimdi de tarih yazamaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda Dünyaya meydan okuyan mazlumun yanında olan Mehmetçiğimiz bir çok sınır ötesi operasyonundan başarı ile çıkmayı başarmıştır..
Peki İdlib’te Neler Oluyor ?
İnsani dram derinleşirken, Türkiye’den çok sayıda yardım kuruluşu İdlib’den kaçan sivillerin yaralarını sarmaya çalışıyor.
Suriye’nin kuzeybatısında yer alan ve Türkiye ile 130 kilometrelik sınırı paylaşan İdlib, sınıra yakınlığı nedeniyle 9 yıldır devam eden iç savaş boyunca en çok göç alan şehir oldu.
4 milyona yakın sivile ev sahipliği yapan İdlib, Mart 2015’te askeri muhalifler ve rejim karşıtı grupların kontrolüne geçti
Türkiye, Rusya ve İran, Kazakistan’ın başkenti Astana’da 4-5 Mayıs 2017’de bir araya gelerek, İdlib ili ve çevresindeki batı Halep, kuzey Hama ve Lazkiye kırsalını da içine alan bölgeyi Gerginliği Azaltma Bölgesi ilan etmişti.
Şimdi ise Türk Silahlı Kuvvetleri Olağan üstü bir operasyon ile mazlumlara destek oluyor ve Suriye’de mücadele ediyor. Tabi ki bir çok Şehit verdik yüreğimiz yandı içimiz acıdı ama İslam’ın Son Ordusu Allah’ın Aslanları Mazlumları korumak uğruna Tüm Dünyada mücadelesini sürdürüyor. Şehitlerimize Allah’tan Rahmet Yaralılara Şifalar ve Yakınlarına Sabırlar diliyorum…
İşte Kahraman Türk Askerinin Son 2 Yılda Yaptığım Büyük Operasyonlar…
Zeytin Dalı Harekâtı (20 Ocak 2018)
Türkiye, güney sınırına komşu Afrin’de 2012’den itibaren büyüyen PKK/PYD tehdidini ortadan kaldırmak ve kendi sınır hattında geniş çaplı çatışma ihtimalini azaltmak için askeri olmayan devletlerarası müzakere yönetimine başvurdu. ZDH’nin gerekçeleri, kapsamı, derinliği ve yöntemlerinin de yine bu süreçte jeopolitik denklem içindeki siyasi ve askeri faktörlere bağlı olarak belirlendiği görüldü. Harekâtın başlatılmasının ardından, TSK tarafından harekâtın maksadı, kapsamı, hedefi ve hukuki çerçevesi açıklandı; ancak harekâtın süresiyle ilgili bir ifade yer almadı. Bu bağlamda, harekâtın maksadının Türkiye’nin hudutlarının ve içinde bulunduğu bölgenin güvenlik ve istikrarını sağlamak olduğu belirtildi. ZDH’nin kapsam ve hedefinin ise, Suriye’nin kuzeybatısında Afrin bölgesindeki PKK ve türevi örgütler ile DEAŞ’a mensup teröristler olduğu ifade edildi. Türkiye’nin hudut güvenliği ve bölgenin istikrarına tehdit olarak DEAŞ ve PKK/PYD’yi birbirinden ayırmadığı, harekâtın kapsam ve hedefinden de anlaşılmaktadır. Türkiye, bununla ulusal güvenliğine tehdit olan PKK/PYD’yi de DEAŞ gibi bölgesel tehdit kapsamına sokarak, uluslararası aktörlerin örgüt konusunda yeniden konumlanmalarını sağlamaya çalışmıştır.
PKK/PYD tarafından kontrol edilen bölge, 2.000 kilometrekarenin biraz üzerinde bir alanı kapsamaktadır. Harekât alanının kuzeyi Gaziantep’in Islahiye ilçesi ve Kilis, doğusu Cilvegözü-Azaz-Mare-el-Bab hattı üzerindeki FKH bölgesi, batısı Dare’z-Izzat-Atme hattındaki Türkiye’nin gerginliği azaltma sorumluluğundaki bölge ve onun batısı olan Hatay ile sınırlandırılmıştır. Harekât alanı sınırlarının büyük bir bölümünün TSK ve Türkiye’ye müzahir Suriye Milli Ordusu unsurlarınca çevrelendiği görülmüştür. Harekât alanının güneybatı sektöründeki Zahra-Nubl-Tel Kara-Tel Rahval hattı ise Suriye rejim güçleri ile İran destekli Şii milisler tarafından kontrol edilmektedir. TSK’nın bu bölgede PKK/PYD unsurlarını çevreleme ihtimali bulunmamaktadır. Harekât alanı çevresinin 143 kilometrelik bölümü kuzey ve batı sektöründe doğrudan Türkiye sınırlarını paylaşmaktadır. Harekât alanının kuzey ve batı sektöründeki arazi Türkiye sınır hattı boyunca uzanan 800-1.100 rakım aralığında seyreden dağlık bir yapıya sahiptir. Türkiye sınırının 0-2.000 kilometre derinliğine kadar uzanan dağlık arazi, terörist unsurların hat şeklinde mevzilenerek savunma yapmasına imkân sağlayabilmektedir. Zira kuzey sektörde TSK birliklerinin mevzilerinin bulunduğu yerleşkeler ile PKK/PYD mevzilerinin dağ zirveleri arasındaki rakım farkı 300-400, mesafe ise 1.500 metreyi bulabilmektedir.
Hem askeri yetkililer, hem de siyasi karar vericilerin açıklamalarında harekâtın hedeflerine ulaşması bakımından üç safhaya ayrıldığı görülmektedir: Bunlardan birincisi, Afrin kırsalının terör unsurlarından temizlenmesidir. İkincisi, kent merkezinin terör unsurlarından temizlenmesi ve Afrin genelinde topraksızlaştırılmasıdır. Üçüncüsü ise, Afrin genelinde istikrar faaliyetlerinin yürütülmesi, asayiş, yeniden yapılanma, sosyal hizmetlerin tesisi ve ZDH bölgesinin Suriye’deki diğer harekât alanlarıyla birleştirilerek muhtemel terör hedeflerine harekât hazırlıklarının yapılmasıdır
Zeytin Dalı veya Afrin Operasyonu ile Türkiye’nin kazanımları şunlar olmuştur:
Sınır Güvenliği: Zeytin Dalı Harekâtı sayesinde sınır güvenliği sağlanarak, Hatay-Osmaniye-Kilis-İslâhiye bölgesinde PKK/PYD’nin terör saldırıları önlendi. Terör örgütünün varlığı sınır hattından 35 kilometre uzaklaştırıldı. Yerel unsurlarla birlikte harekât icra edilerek, etkili sonuçlar alındı. Harekât, 15 Temmuz sonrasında net bir şekil alan yeni ulusal güvenlik doktrininin devamı niteliğindedir. Bu stratejiye göre, Türkiye, Suriye ve Irak’ta ortaya çıkan güvenlik boşluğundan kaynaklanan güvenlik tehditlerini ancak askeri araçların etkin bir şekilde devreye sokulmasıyla sınırlandırabilir.
PKK/PYD’nin Uzaklaştırılması: Terör örgütü PKK/PYD Afrin’den topraksızlaştırılarak, yeniden tehdit olma ihtimali azaltıldı. Terör örgütüne Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından büyük bir darbe vuruldu. Mehmetçiğin kahramanca mücadelesi sonrasında, Afrin terörden temizlenerek, sivil halk yeniden huzura kavuştu.
Terör İttifakına Darbe: PKK/PYD’nin çeşitli provokasyonlarda bulunarak diğer terörist unsurlarla yaptığı ittifaklara da darbe vuruldu. Sosyal medya üzerinden Türkiye’yi karalama kampanyasına giren terör örgütünün faaliyetleri, Türkiye’nin titizlikle yürüttüğü mücadeleyle birlikte sarsılmaya başladı. Bölgedeki sivil halkın terör örgütünün kara propagandalarını ortaya çıkarması, PKK/PYD’nin hiçbir sivil unsurdan destek alamamasını sağladı.
Fırat Kalkanı’na Destek: Afrin Operasyonu ile Fırat Kalkanı ve İdlib harekât alanları bağlanarak, Suriye muhalefetinin karasal hâkimiyeti birleştirildi. Hem alan birliği, hem de muhalifler arasındaki ideolojik ve askeri birlikteliğin koşulları sağlandı.
Türkiye’nin Yeri Güçlendi: Harekâtla birlikte, Türkiye’nin Suriye’deki jeopolitik denklem içerisindeki yeri kuvvetlendi. Türkiye olmadan bölgeye barış ve huzurun gelemeyeceği ispatlandı.
Yeni İstişare Alanları: Halep kenti üzerinde doğu-batı-kuzey hattında bir baskı aksı oluşturularak, şehirdeki rejim güçlerine uyarı verildi. Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu vurgulaması sonrasında, Rusya ile yeni istişare alanları oluştu.
Barış Pınarı Harekâtı
Fırat Kalkanı Harekâtı ve Zeytin Dalı Harekâtı’nda olduğu gibi, harekâtın planlama ve icrasında sadece teröristler ile bunlara ait barınak, sığınak, mevzii, silah, araç ve gereçler hedef alınmış, sivil/masum kişilerin ve harekât bölgesindeki tarihi, kültürel, dini yapılar ile altyapı tesisleri ile bölgede bulunması muhtemel dost ve müttefik ülke unsurlarının zarar görmemesi için her türlü dikkat ve hassasiyet gösterilmiştir. Harekâtın amacı, sınırlarımızın güvenliğini sağlamak ve sınırlarımızın güneyinde bir terör koridoru oluşturulmasını engellemektir. DEAŞ ve PKK/KCK/PYD-YPG başta olmak üzere milli güvenliğimize tehdit oluşturan terör örgütleri ve teröristleri etkisiz hale getirmek, yerinden edilmiş Suriyelilerin evlerine ve topraklarına dönüşleri için uygun şartları sağlamak maksadıyla, Barış Pınarı Harekâtı, 9 Ekim saat 16.00’da uygulanmaya başlamıştır.
9 Ekim’in akşam saatlerinde, önce Suriye Milli Ordusu (ÖSO), ardından da TSK askerleri sınırı geçerek bu bölgelerde ilerlemeye başladı. TSK ve Milli Ordu’nun sınırdan ilk geçiş yaptığı bölgeler ise Resulayn ve Tel-Abyad’ın etrafındaki köyler oldu. Aralarında Fransa, İngiltere ve Almanya’nın da olduğu çok sayıda ülkeden operasyonu eleştiren açıklamalar geldi. Pakistan, Azerbaycan ve Katar ise operasyonu desteklediğini duyurdu. Operasyona karşı çıkan ülkeler arasında İran da yer aldı. Harekâtın üçüncü gününde, Resulayn kenti tamamen TSK-ÖSO kontrolüne girdi. Milli Savunma Bakanlığı, “Rasulayn meskûn mahali kontrol altına alındı” açıklamasını yaptı. Bir gün sonra ise Tel Abyad kentine girildi. MSB, SMO’nun Rasulayn şehir merkezinde kontrolü sağladığını, bu bölgede 30-35 kilometre derinliğe inildiğini ve M-4 karayolunun kontrol altına alındığını duyurdu. Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi de TSK ve SMO’nun Rasulayn’ın merkezine girdiğini doğruladı. Daha sonrasında, Suriye Ordusu (SAA), saat 04.30’da Resulayn’ın 35 kilometre güneydoğusunda bulunan Til Temir’e ve SDG’nin kontrol ettiği Rakka’nın kuzeyinde yer alan Ayn İsa kasabasına girdi. Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi bu bilgiyi doğruladı. Ayn İsa’da bulunan az sayıda ABD askeri ise 13 Ekim’de üslerini terk etmişti.
Sonraki süreçte, Türkiye ve ABD heyetleri arasında 17 Ekim’de yapılan anlaşma ile YPG’ye Barış Pınarı Harekâtı’nın gerçekleştirileceği bölgelerden çekilmek için 120 saatlik süre tanındı, 22 Ekim 22.00 itibarıyla bu süre sona erdi. Bu görüşmeler sonucunda, Türkiye, sınırlarının güneyinde bir terör koridorunun oluşmasına asla müsaade etmeyeceğini gösterdi ve terörle mücadelesine kararlılıkla devam edeceğini ispatladı.
Sonuç
Sonuç olarak, Türkiye, özellikle 1980 sonrasında denilebilir ki jeopolitik konumu neticesinde birçok terörist grubunun hedefi haline gelmiştir. Bu terör oluşumları, özelikle de sınır bölgelerimizde olmuştur. Türkiye, yaptığı sınır ötesi harekâtları tamamen kendi haklı sebepleri için gerçekleştirmiştir. Buna karşın, harekâtlar boyuncu uluslararası kamuoyunda Türkiye’ye karşıt kampanya ve tartışmalar sürmüştür. Geçmişten bugüne yapılan harekâtlar sonucunda çok sayıda terörist yok edilmiştir; fakat günümüzde bu terör grupları sınırlarımızda faaliyet göstermeye devam etmektedir. Türkiye, bu tarz harekâtlar için elbette mali ve askeri kaynaklarını tüketmektedir. Bu da, ekonomik zorluklar nedeniyle bir diğer sorundur.
Ancak herşeye rağmen, sınırlarımızda istikrar yakalanana kadar bunun böyle devam edebileceğini öngörebiliriz. Türkiye, uluslararası kamuoyunda idari, mali ve askeri yapısını güçlendirerek, terör odaklarına ve terörist gruplara karşı daha iyi operasyonlar ve yapılanmalar yapmalıdır. Çünkü terör, insanlığın ortak düşmanıdır ve terörün dini, milleti ve mazereti olamaz.
Türkiye 24 Ağustos 2016 sabahına ise Cerablus’a yapılan sınır ötesi harekât haberiyle uyandı. Cerablus’un IŞİD’ten temizlenmesi amacıyla başlatılan ve “Fırat Kalkanı” adı verilen operasyon sabah saat 4 sıralarında başladı.
TSK 8 Ekim 2017’de İdlib’de barış ve istikrarın sağlanması amacıyla ÖSO ile beraber “barış faaliyetlerine” başladığını açıkladı. Ayrıca bu operasyonun Astana’da Rusya ve İran ile yapılan görüşmeler sonucunda ve katılan ülkeler garantörlüğünde olduğu da kamuoyuna açıklanmıştı.
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan bir başka sınır dışı operasyon ise “Zeytin Dalı Harekâtı” idi. 20 Ocak 2018’de Suriye’nin kuzeybatısında ÖSO ile beraber Afrin bölgesine düzenlenen operasyonun amacı ise ise PKK, PYD-YPG ve DEAŞ gibi örgütleri bölgeden uzaklaştırmak ve bölgedeki halkın güvenliğini sağlamak olduğu açıklandı. Bununla beraber TSK tarafından açıklanan rapora göre; 18 Mart 2018’de Afrin şehir merkezi kontrol altına alınmış, harekâtın başlangıcından itibaren ise 46 asker hayatını kaybetmiş, 3.603 terörist ise etkisiz hale getirilmişti.
Bunlara ek olarak 20 Ocak 2018’de başlayan Zeytin Dalı Harekâtı, 23 Eylül 2017’de mecliste kabul edilen tezkere uzatılma kararı çerçevesinde yapılmış. Ayrıca bu tezkere 2 Ekim 2014 tarihinde yapılan 298 kabul ve 98 ret oyu ile sonuçlanan tezkerenin de bir uzatması. 2014 yılında 55’inin AK Partili, 39’unun ise CHP’li olduğu toplam 139 milletvekilinin bu tezkere oylamasına katılmaması da kamuoyunda oldukça tartışılmıştı.
2019 yılında TSK’nın yapmış olduğu sınır ötesi operasyonlardan biri de Pençe Harekâtı. Pençe 1 harekâtı 27 Mayıs 2019’da Kuzey Irak’ta bulunan Hakurk’ta başlatıldı. Bununla birlikte Pençe 2 harekâtı da Kuzey Irak’ın Hakurk bölgesinde temmuz ayında gerçekleşmişti. Pençe 3 operasyonu ise 23 Ağustos 2019’da yine Kuzey Irak’ta fakat bu sefer Sinat ile Haftanin bölgeleri arasında başlatılmıştı. 2019 yılında yapılan Pençe harekâtları da 3 Ekim 2018’de mecliste kabul edilen Irak ve Suriye’deki terör saldırılarını bertaraf etmek ve milli güvenliği sağlamak adına olan tezkere uzatma kararı çerçevesinde düzenlenmişti.
Milli Savunma Bakanlığı tarafından 9 Ekim 2019’da yapılan açıklamada; Türkiye hudutlarının güvenliğini sağlamak, sınırlarda terör koridoru oluşmasını engellemek amacıyla, DEAŞ, PKK, PYD, YPG gibi örgütleri etkisiz hale getirmek için “Barış Pınarı Harekâtı” başlatıldığı duyuruldu. Suriye’nin konumlanan Suriye Demokratik Güçleri’ne karşı başlatılan bu harekâtın amacı bu güçlerin bölgeden uzaklaştırılması, 30 km derinliğinde bir güvenli bölge oluşturulmuştu…
Saygılarımla
Bayrampaşa Tv Genel Yayın Yönetmeni – Adem DİŞÇİ