Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Özgür Yaşar, göz tansiyonunun tüm dünyadaki körlüklerin yüzde 13,5’ini oluşturduğunu belirterek, “Erken teşhis edilirse ilerlemesi durdurularak görme kaybı önlenebilir” dedi.
Medicana Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Özgür Yaşar, göz tansiyonu (glokom) hakkında bilgi verdi. Glokomun tüm dünyadaki körlüklerin yüzde 13,5’ini oluşturduğunu kaydeden Dr. Yaşar, önce çevresel görme alanı kayıpları, sonra total görme kaybı yapabilen bir optik nöropati hastalığı oluğunu belirterek, “Bu hastalık ile optik sinir (görme siniri) lifleri yavaş yavaş kaybedilir. Erken teşhis edilirse ilerlemesi durdurularak görme kaybı önlenebilir” dedi.
“Ailedeki göz tansiyonu glokom riskini arttırıyor”
Dr. Öğr. Üyesi Özgür Yaşar, “Glokom, genellikle göz içi basıncı yüksek kişilerde görülür. Fakat göz içi basıncı yüksekliği tek başına glokoma yol açmaz. Bazen yüksek göz içi basıncına rağmen glokom hastalığı oluşmamaktadır. Biz bu duruma ‘oküler hipertansiyon’ deriz. Bu durumun tersine bazen düşük göz içi basıncı olan kişilerde de glokom görülebilir. Bu duruma da ‘normotansif glokom’ denir. Göz tansiyonu yüksek kişiler, kornea tabakası ince kişiler (500 mikron altı), anne, baba ve kardeşte glokom hastalığı varlığı, dolaşım bozuklukları (hipertansiyon, hipotansiyon, vazospazm), diyabet, otoimmün hastalıklar, vaskülitler ve tiroid hastalıkları olan kişilerde görülme sıklığı vardır” diye konuştu.
“Baş ve göz çevresinde ağrı glokom habercisi olabilir”
Glokomun genellikle belirti vermeyen sinsi bir hastalık olduğunu ifade eden Dr. Yaşar, “Glokom, rutin göz muayenesi sırasında göz tansiyonu ölçümü ve göz dibi muayenesi ile teşhis edilebilmektedir. Glokom hastalığı var olan kişilerde, genellikle baş ve göz çevresinde ağrı, ışık hassasiyeti, yakın görmede bozulma, karanlık adaptasyonunda zorluk gibi belirtiler gözlemlenebilir. Hastalık ancak çok ilerlediğinde görme alanı kayıpları kişi tarafından farkedilmeye başlanır. Açı kapanması glokomu tipinde belirtiler çok ön plandadır. Bu tip glokomda şiddetli baş ve göz çevresi ağrısı, cisimlerin etrafında haleler görme, ışık hassasiyeti, mide bulanması, kusma ve görmede azalma gibi şiddetli belirtiler bulunur” dedi.
Glokom hastalığının ömür boyu takip ve tedavi gereklidir
Glokom hastalığının kronik bir hastalık olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Özgür Yaşar, “Yani ömür boyu takip ve tedavi gerektirir. Genellikle göz içi basıncını düşürmeyi amaçlayan bir tedavi yaklaşımı bulunmaktadır. Bu ya ilaçlarla (medikal tedavi), ya da girişimsel metotlarla olur. Genellikle ilaçlar (göz damlaları) ile kontrol altına alınarak ilerlemesi durdurulmaktadır. İlaçların yetersiz kaldığında girişimsel metotlara başvurulmaktadır. Bununla birlikte teşhis konulduğunda hastalık ileri bir aşamada ise direkt cerrahi de planlanabilmektedir” şeklinde konuştu.
“Damlalar düzenli kullanılmalıdır”
Dr. Özgür Yaşar, “Glokom hastalığında hekimin verdiği damlalar düzenli kullanılmalıdır. El yardımıyla göz altı kapağı iyi açılıp damla kolayca damlatılabilir. Damla tam olarak göze girmediği takdirde tekrar denenmelidir. Tedavi için damlalarla birlikte her zaman spor yapın, stresten mümkün olduğunca uzak durun ve rutin doktor kontrollerinizi yaptırın” ifadelerini kullandı.